Güneş Enerjisinde YEKA Dönemi Mümkün mü ?

Yenilenebilir enerji kaynak alanları (YEKA) ilk ortaya çıktığında sektörde büyük bir sevinç ile karşılanmıştı. Yeka’yı kısaca “Yerli üretim karşılığı kapasite tahsisi” olarak anlatabiliriz. Ülke için yerli üretim yatırımını yap, karşılığında lisanslı kapasiteyi kap, yatırımı yap, işlet, para kazan.

Bazı fikirler kulağa gerçekten hoş gelir. Uygunlandığı durumda ise tüm sektöre güzel gelir. Peki gerçekten bu yatırım hayata geçebilecek mi ? Sizce işleyiş gerçekten buna elverir düzeyde mi ? YEKA şartnamesine ve tüm zeyilnamelerine sahip birisi olarak bu sürecin mümkün mertebede biraz zorlayıcı ve gerçekleşmekten nispeten uzak olduğunu düşünüyorum.

Öncelikle şunu belirtmek isterim; sermaye sahipleri için YEKA’ya girmek ile taksi plakasına sahip olmak arasında pek bir fark yok. Her işin bir RoI, RoE değeri var. Her işin finanse edilebilirliği veya edilemezliği var. Hepsinden daha önemlisi yatırım ortamının güvenilirliği var. Bu konular olumlu olduktan sonra inanın herşey mümkün.

Ülkemizde ki TL’de son zamanlarda gerçekleşen aşırı değer kaybını ve terör/darbe girişimini konunun dışında tutarsak; bakanlık ve ilgili kurumlarının Türkiye’de yatırım ortamına olumsuz etkileri söz konusu olabilir. Bunu gerçekleşen bir kaç örnekle belirtmek isterim.

Güneş enerjisinden lisanssız yatırımların hız kazanması 2013 yılında olmuştu. Fiyatların uygun noktalara gelmesi, finanse edilebilirlik ve yabancı şirketlerin Türkiye’de ofis açmaları ile beraber yatırım ortamı oluşmaya başlamış, 133$/MWh uygun bir fiyat haline gelmişti. Oysa 133$’ın ilk açıklandığı tarih olan 2008 yılında bu fiyata yatırım yapılması mümkün değildi. Bu yatırım imkanını gören yatırımcılar da sektöre eğilmeye başladı. Yatırımların hızlanması ile sektörde bir korku oluşmuş; acaba EPDK cephesinden bir olumsuz uygulama yapılır mı diye yatırımcıları bir düşünce almıştı. Derken 2015 yılında EPDK konu ile ilgili web sitesinden resmi bir açıklama yaptı. Aşağıda paylaşıyorum.

Elektrik piyasasında lisanssız üretim faaliyeti 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu Kanuna dayalı olarak hazırlanan ilgili mevzuat kapsamında yürütülmektedir.

Lisanssız elektrik üretimine yönelik başvurular, TEİAŞ ve dağıtım şirketleri ile OSB dağıtım lisansı sahibi organize sanayi bölgelerine yapılmakta ve başvurular ilgili mevzuatta yer alan usul ve esaslara göre değerlendirilmektedir.

Bu bağlamda, yirmi bir dağıtım bölgesi ve OSB dağıtım lisansı sahibi Organize Sanayi Bölgeleri için tahsis edilen ve edilebilecek bağlanabilir lisanssız üretim kapasiteleri trafo merkezi bazında, TEİAŞ Genel Müdürlüğü’nün internet sayfasında yayımlanmış, ayrıca, lisanssız elektrik üretimine dair Başvuru Aşamasında, Değerlendirme Aşamasında, Çağrı Mektubu Almaya Hak Kazanan ve Geçici Kabulü yapılan (işletmeye giren) üretim tesislerine ilişkin bilgiler, her bir dağıtım şirketinin internet sayfasının “lisanssız üretim” başlığı altında yayımlanmakta ve söz konusu bilgiler her ayın yirmi beşinci gününe kadar güncellenmektedir. Söz konusu bağlanabilir kapasitenin ilgili şebeke şirketlerinin internet sayfalarında yayımlanmasına devam edilecektir.

Bu minvalde, lisanssız elektrik üretimine ilişkin şebeke işletmecilerince yapılan uygulamalar Kurumumuzca yakinen izlenmektedir. Ayrıca, Kurumumuz gündeminde lisanssız elektrik üretimine ilişkin uygulamalara yönelik olarak;
– Başvuruların durdurulmasına,
– Lisanssız üretim tesisinden üretilecek elektriğin tamamının tüketileceği durumlar için farklı düzenleme yapılmasına,
– Lisanssız üretim tesisi ile eşleştirilen elektrik tüketim aboneliği için belli bir tüketim limiti getirilmesine,
– İlgili Yönetmelik ve Tebliğ kapsamında mevcut piyasa yapısının tasarım ve işleyişini değiştirecek nitelikte herhangi bir düzenleme yapılmasına,
ilişkin çalışma bulunmamaktadır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
23.02.2015

Bu açıklama sonrasında lisanssız GES piyasası iyice hızlandı. Heryerde proje geliştirmeler, yeni kapasiteler ve pek çok yatırım gerçekleştirildi. Yeni bir sektör doğmuştu. Hal ve durum böyle iken 2015 sene sonuna doğru EPDK’nin proje satışı v.s. gibi konuları engelleyen bir yönetmelik çıkacağının haberleri duyulmaya başladı. EPDK elinizde ne varsa elden çıkarın defteri kapatın bu iş böyle gitmez diyordu ki; Aralık ayında ilk taslağını kamuoyuna sunarak açıkladığı ve Mart 2016’ya kadar ertelediği yönetmeliği sonunda çıkardı. O gün itibariyle yaklaşık 6-7GW olan lisanssız GES pazarına bundan sonra yeni kapasitelerin bu hızla verilmeyeceğini işaret ediyordu ki bu kamu otoritesi açısından mantıklı bir karardı. Kısaca yeterince kapasite verdik, bir duralım diyorlardı.

Hiçbir sektör STK’sı veya özel kuruluş karşı çıkmadı. Tüm yatırımcılar yatırımımızı yapalım işimizi bitirelim derdine düşmüştü. Bu sırada ekonomi bakanlığından yabancı panellerin ithalatına yönetlik çeşitli yaptırımlar geliyordu. Önce gözetim vergisi geldi, sonrasında da yabancı paneller yatırım teşvik listelerine alınmadı. Sektör’de yine bir itiraz yoktu ve adapte olmayı tercih ettiler.

Derken TEDAŞ proje onayları riske girmişti. TEDAŞ’da süre kriterine takılan pek çok proje yanıyordu. Burada da pek çok proje elendikten sonra EPDK’dan son hamle geldi; sistem kullanım bedellerinin yükseltilmesi. Bugüne kadar 8-20TL bandında olan sistem kullanım bedellerinin 100TL civarına revize edilmesi konuşuluyordu. Sebep olarak da 133$’ın çok yüksek olduğu, lisanssızların çok kar ettiği çeşitli muhabbetlerin konusuydu. Nitekim EPDK revizyonu 2016 Aralık’da açıkladı.

Lisanssız GES projeleri aslında çok düşük faizli uluslararası finansmandan faydalanamayan projelerdir. Yerel bankalar da 10 yılı risk gördüğü için 6-8 yıllık kredi vermeyi tercih ederler ki o durumda yıllık gelir, yıllık banka ödemesine eşdeğerdir. Özetle; santrali olur da finanse ederlerse 7-8 yıl bankaya çalışır, son 2 yıl da yatırımcı para kazanır. Mevcut sistem kullanım bedeli senaryosu ile 2017 sonuna bitmeyen santrallerin öz kaynak harici finansmanı mümkün değildir.

Belki sırada dolar kurunun sabitlenmesi var ? Lisanssız GES’lere dolar çok yükseldi, artık size ödemeyi her sene başında sabitlediğimiz bir kur üzerinden yapacağız da diyebilirler. Olur mu ? Olur. PTF piyasasına geçtiğimiz ayda yapılan müdahaleyi ve lisanslı YEKDEM santrallerine getirilen dengesizlik maliyetini de hatırlamakta fayda var.

Nereden nereye ? Cebinde 1mUSD+ parası olan orta büyüklükteki yatırımcıları enerji üreticileri haline getirip güzel bir yatırım imkanı yaratan lisanssız ges sektörü artık yatırım yapılamaz bir hale gelmişti. Üstelik pek çok kişinin projesi de iptal olmuştu. Bu durum, YEKA’ya en büyük ayak bağı olan belirsizliktir bence. Bugün YEKA şartlarına imza atsanız bile yarın bu şartların aynı devam edeceğinin bir garantisi yok. Oyunun kurallarının, oyunun içerisinde sürekli değiştiği bir oyunda kim yer almak ister ? Doğrusu; yeni kuralı yeni oyunun başında getirmektir. Mevcut oyunda kuralları değiştirirseniz bu belirsizlik yaratabilir.

Sadece güneş sektörünü örnek vermek de doğal olmaz bence. İthal kömüre önce 15$ vergi getirilmesi, sonra da fiyatın ICE Rotterdam Coal Future’a endekslenmesi de sektörün önündeki bir engeldir. İthal kömür ile işletilen santraller çok daha büyük yatırımlardır. Doğalgazda kesinti/talep fazlası olup dara düştüğümüz günlerde ve günümüz üretim profili altında naçizane kurtarıcımızdır ithal kömürler. Gördüğüm kadarıyla yatırım ortamındaki belirsizlikler yabancı yatırımcı üzerinde çok önemli. Mevcut olumsuzluklar göz önüne alındığında yabancı bir yatırımcının YEKA’ya girmesi pek kolay değildir. Sermayedarlar getirisi az olsa da büyüklüğü 1 milyar dolara ulaşan bu proje için stabil bir yatırım ortamını tercih edeceklerdir. Sermaye sahipleri hiç mi riskli bir yatırıma girmezler ? Elbette girerler ama bu kadar büyük rakamlarda ve bu koşullarda nispeten zor.

Benzer proje olarak 1.2 milyar dolara mal olan Osmangazi Köprüsü gösterilebilir. Osmangazi köprüsünün finanse edilebilmesi için hazine garantisi verilmesi gerekmişti hatırlarsanız.

Şartname’de önümüze çıkan ve benim engel olarak gösterebileceğim diğer bir konu da ortaklık yapısına ve şirket yapısına getirilen kısıtlamalar. Bence asıl sınırlama ortaklık yapısında gizli. En az %25 yerli ortak, en az %25 bilgi-birikimi getirir ortak şeklinde bir limitleme söz konusu. Bu iki kısmın ortaklıkları bu seviyenin altında olamaz. Bu uygulanabilir olmak ile birlikte ortaklar için kolay bir durum değildir. Üstelik hisse devri gibi konular da bakanlığın onayına bağlıdır. Şartnameyi yazan açısından irdeleyecek olursak gayet makul bir talep. Yatırımın ivedilikle gerçekleşmesi, bilgi birikimi transferinin hızla oluşması için önlem olarak koyulan bir madde.

Burada firmaların ciddi oranlarda ortaklık oluşturmaları isteniyor. Bu ihalenin mevcut şartlarda ilerleyebilmesi için bence yüzdesel zorunlulukların kaldırılması veya azaltılması, işi türk ağırlıklı firmaların veya OGG’lerin alması ve gerekli bilgi-birikimini satın alarak Türkiye’ye getirmesi daha uygulanabilir bir durumdur (bkz. Osmangazi Köprüsü işini NOMAYG JV’nin alıp Itochu, Egis, IHI’dan EPC hizmeti alması). Türkiye’de hücre-panel fabrikası kurmak isteyen yabancı yatırımcı santral kurup enerji satış riskini taşımak istememekte; enerji yatırımcısı firma ise panel üretim riskini taşımak istememektedir. Bu iki farklı iş kolundaki şirketlerin aynı ortaklık yapılarına sahip olması da makul değildir. Bence panel üretimine yatırım yapan firma ile enerji üreten firmayı ayırmak, ortaklık oranlarını farklı tutabilmek gerekir.

Ya da şöyle düşünelim, takribi 150mUSD’ye mal olabilecek bir fabrika ile takribi 850mUSD’ye mal olacak bir güneş santralini karşılaştırıyoruz. İki işletmenin de farklı riskleri, farklı finansal gerekleri ve farklı personel yetkinlikleri var.

Güncel konjonktür düşünüldüğünde YEKA ihalesinin gerçekleşmesi için Türkiye’de gerçekleşen diğer ihale modelleri tercih edilmeli. Yine Osmangazi köprüsünden örnek vermek gerekirse; köprünün yüklenici, ortalık ve finansör yapısı şu şekilde.

Otoyolun yapılmasında yükleniciler ve finansörler
Otoyol A.Ş. Ortaklık Yapısı

1.000MW gücündeki YEKA ve hücre üretim fabrikasından bahsettiğimiz durumda yukarıdaki gibi bir yapıdan bahsediyoruz aslında. Bu proje küçük bir proje değil. Bir yerli, bir yabancı ortak bir araya gelsin; ihaleyi alsın hemen kursun diyemeyeceğimiz kadar büyük.

O sebeple YEKA şartnamesinin tekrar elden geçmesinin faydalı olacağını düşünüyorum. Çok daha büyük kurulu güce, finansal yapıya ve firmalara sahip RES Yeka’sının daha önce yapılıp, burada bazı tecrübeler kazanılıp GES Yeka’sına geçilmesi daha faydalı olabilirdi. Lisanssızda yapılan hamlelerin hemen üstüne yatırımcının hızla hareket etmesi biraz zor olabilir.

Öngörüm; Şubat 2017 Yeka’sının da erteleneceği yönünde. Dilerim yerli üretim karşılığı kapasite tahsisi ile ilgili bu ihalede sektör paydaşları ile ortak bir noktada buluşulup ihale gerçekleştirilir. Ülkenin yatırıma en ihtiyacı olduğu günlerdeyiz.

Dileğim; Şubat 2017 YEKA ihalesinin ertelenmemesi, bu güzel fikrin derhal uygulamaya geçmesi yönünde.

Not: Burada belirttiğim görüşler benim şahsi görüşlerim olup çalıştığım kurum ve kuruluşların görüşlerini yansıtmamaktadır.


Yazılar eğer ilginizi çekiyorsa aşağıya eposta adresinizi yazarak abone olabilirsiniz

Her yeni makale yayınlandığında size e-posta gönderilecektir.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir