Hadi canım sende ne saçma soru; adı üstünde “Yönetici” tabi ki o yönetecek dediğinizi duyar gibiyim. Hem bu dünyaya yönetmeye gelmedik mi? Kariyer hedefimiz hemen yönetici olup beşer onar kişilik ekipleri yönetmek değil mi? Hemen kartvizitlerimize birşeylerin yöneticisi olduğumuzu yazmak için can atmıyormuyuz?
Bence eğer katma değer üretiyorsanız iş biraz farklı. Bugüne kadar kurduğum ekiplerde her ne kadar yönetici pozisyonlarında da bulunsam kendi içinde karar alabilen bir ekibe sahip oldum. Ekip benim çekip çevirmemle değil, kendi düşünceleri doğrultusunda da hareket edip başarılı sonuçlara varabiliyordu. Aksi bir durumu “micro-management” adı altında çekiştirip durmuyormuyuz zaten?
Yine çok sevdiğim Steve Jobs sözlerinden birisini de şuraya koyayım.
Geçtiğimiz gün Ankara’da EIF fuarındayım. Sektörün değerli bir oyuncusu Utku Korkmaz ile ekibini korumak üzere konuşurken buldum kendimi. Çatı değil, enerji değil, mevzuat değil ekip(!). Bugün enerji, güneş, çatı vs. yarın bambaşka birşey ama aslolan sizin mücadele etmeniz sırasında sizinle beraber oyunu kuran ekip. Solarian’ı da kurarken Fina Enerji’nin tüm GES ekibini -yani yine kendi ekibimi- yanıma almamış mıydım?
Bizim gibi katma değer üreten konsantre ekipler için artık “insan kaynağı” diye bir kavramdan ziyade “insan kıymeti” diye bir kavram söz konusu. İnsan öğesi, bizler için bir kaynak olmaktan çok öte ekibin ana yapı taşı ve en kıymetlisidir. Harari’nin Sapiens kitabını okuyanlar “Gereksizler” ırkının çok da uzak olmadığını hafif hafif hissetmişlerdir. İşte bu gereksizler kısmını ayırdığımızda geriye kalan insan kıymetleridir.
Bu sebepledir ki çalışan yöneticiyi yönetmeli; gerçekleştirilen işlere insiyatif alarak, riske girerek kendinden birşeyler katmalıdır. Geriye dönüp baktığımda benim de eski yöneticilerime birşeyler kattığımı, risk aldığımı ve aldığım risklerin üstesinden geldiğimi ve bu riskleri yönetirken yöneticimi yönettiğimi görüyorum.
Siz de bir düşünün; kendi yöneticinizi yönetebiliyor musunuz?
Bir yanıt yazın