Kendi şirketimi kurmak için yola çıkalı bir yıl oldu. Zaman nasıl geçti bende anlamadım doğrusu ama yaş ilerledikçe yıllar daha hızlı geçiyor orası kesin.
İnsanın yaşam standartları arttıkça daha fazla gelire ihtiyacı oluyor. Genelde öğütlenen tasarruf etmek ama bence doğrusu bilinçli harcayıp geliri arttırmak. Kurumsal yaşamdan ayrılış hikayem de aslında birkaç olayın bir araya gelmesi ile ortaya çıkmış bir durum. Geçtiğimiz bir yıla bakıyorum da; bu verdiğim en doğru kararlardan birisi.
Hikaye şirketin genel müdürünün değişmesi ile başlıyor. Yeni genel müdürler kilit pozisyonlara “haklı olarak” kendi ekiplerini getirmek isterler. Nitekim bizde ekip olarak benzer bir durumla karşılaştık. Bu kurumsal yaşamda pek çok çalışanın yaşadığı bir durum. Uzun vadede mobbing’e kadar uzanır. Bizde de inceden bir mobbing durumu olmadı değil aslında. Bu aşamada yeni iş arayışı içerisine girmektense yarın birgün genel müdürün pozisyonunda olup olmak istemediğimi sorguladım önce. Tipik genel müdürlerin bu “aman bana dokunmasın padişahım çok yaşa” yaklaşımı benimle bağdaşmıyordu. Hedef olarak gösterilen nokta aslında benim varmak istediğim nokta değildi.
Bu olaylar vuku bulurken tabi algılarım daha da açıldı. Hüsnü Bey’in Karamehmet’ten hisse isteyip vermediği zamanlardaki hikayesini anlatması geldi aklıma. “Hüsnü’cüğüm biz her genel müdüre hisse versek bizim ne patronluğumuz kalırdı?” sözü aklıma iyice kazındı. Sonra şirkette çok değer verdiğim başka bir genel müdür net bir şekilde “Maaş ile asla zengin olamazsın” dedi. Gerçekten büyük kurumsal firmaların bu anlı şanlı genel müdürleri kaç para alıyordu ki? Yaptığım bir araştırma sonucunda bir genel müdür için bir BMW kaç maaş sorusunun cevabı hoşuma gitmemişti. Bizim şantiyelere lüks araçlarla gelen taşeron-alt yüklenici’lerin gelirleri genel müdürlerin kat be kat üstündeydi (ki kurumsal yaşamdaki bizler taşeron’u arkamızdaki büyük şirkete dayanarak hafif küçümseriz). Yaklaşık 30MW GES geliştirdiğimiz Fina Enerji’de bu GES’lerin inşa hakkı değeri sadece 4.5mUSD civarındaydı. Tüm bu gelire sahip olan/finanse eden/riski taşıyan patrondu. Bize de miniminnacık bir kısmı maaş olarak yatıyordu.
Yeni yönetimin tek derdi “0 risk” idi. Bu hayatta risk alamazsan hiçbir yere gelemezsin. Bu konuda önce net olalım. İngilizcesi olanlar şuradaki makaleyi okuyarak bu konuda biraz daha bilgi sahibi olabilirler.
Bu ay Solarian kurulalı bir yıl oldu. Bugün ben dahil 3 kişilik bir ekip bu şirket. Ekip ise Fina Enerji’nin GES ekibi. Bugün elde edilen gelirler açısından baktığımızda tüm ekip Fina’da ki gelirlerinden daha fazla gelir elde etmekte. Bu geçtiğimiz bir yılda kurumsal hayatta asla öğrenemeyeceğimiz çok şey öğrendik. Sadece ekonomik gelir elde etmedik; aynı zamanda kendimize de çok şey kattık. Bir şirketi sıfırdan yaratmayı, farklı kurum ve kuruluşlarla çalışmayı, iş ilişkileri kurmayı hatta ve hatta sektörel kazıkları öğrendik. Güzel işler çıkardık. Yeri geldi güldük, yeri geldi üzüldük.
Türkiye’de büyüyen şirketlere baktığınızda kriz zamanını iyi yöneten şirketler olduğunu göreceksiniz. Kriz ortamının kapıdan baktığı mevcut durumumuzda bizim de gayemiz hem iç pazarda büyümek hem de dış pazara açılabilmek.
Bu hayatta asıl önemli olan ise ekip olabilmek. Biz hazırız. Ya siz?
Bir yanıt yazın