Heralde bu twitter’da samimi cevap verdiğim ender sorulardandır.
Evden bir daha geri dönmeyecek şekilde acilen çıkmam gerekse yanıma ne alırdım? Pandemi sırasında bunu düşündüm; …yanıma ne alırdım?
Gündelik eşyalarımı taşıdığım sırt çantam, bilgisayarım ve 3 t-shirt 2 kot 1 mont.
Evin içerisinde o kadar çok “şey” var ki; hiçbirisini almak istemediğim.
Son günlerde oturduğum evi değiştirme isteği epey ağır basmaya başladı. Öyle İstanbul’un kaosundan kaçıp bayırlara gideceğim şeklinde değil de; evin içerisindeki boşluğun çok ve eşyanın yok denecek kadar az olduğu bir düzen yaratıp zihnimi daha da arındırmak için.
Eski yüksek tavanlı evler ne kadar değerliymiş; ısınmıyor diye vazgeçtiğimiz… şimdi anlıyorum.
Sadelik ve minimalizm’e hiç bu kadar ihtiyacım olduğunu hatırlamıyorum.
Yukarıdaki Mehmet Gürs’ün ruhun doysun programında kullandığı ev. Boşluğa, alanın genişliğine bakar mısınız? İnsanlar boşluğu daha fazla eşya ile doldurmak için istiyor oysa boşluğun kendisi “ama nasıl” güzel.
Bu evi hatırlayanınız oldu mu? Aşk tesadüfleri sever filminde Mehmet Günsür’ün evi. Üst katta asma bir yatak odası ve kocaman bir salon; muhteşem bir boşluk.
Bu evi sadeleştirme işini en kısa sürede halletmeliyim.
Bu konu hakkında güzel bir Serdar Kuzuloğlu kaydına denk geldim. Buyrun.
Bir yanıt yazın