Sakin deniz kıyısı yer güzellemesi yapan diziler üzerine

Artık etrafımızda bolca sahil kasabası güzellemesi yapan dizi mevcut. Bu dizilerin en çok tüketildiği yer olan şehirlerde yaşayan insanlara “bak başka bir hayat mümkün” sloganı her yerimizi sarmış durumda.

Bilenler bilir, Balıkesir Burhaniye’yede doğdum. Ortaokul için İzmir’e gidene kadar her Burhaniye’de yaşadım. Ortaokul ve lise yıllarımda da yaz aylarında hep Burhaniye’deydim.

Anlayacağınız, bu pazarlanan sessiz sakin sahilleri, denize sıfır rakı balıkçıları, nev-i şahsına münhasır yaz aşklarını bizzat gördüm, yaşadım deneyimledim.

O zamanlar Burhaniye’nin “daha çok tanıtılması” faaliyeti belediyenin en büyük önceliklerinden idi. Biz de istiyorduk tanınmayı bilinmeyi, ta ki tanınıp bilinene kadar.

Ege sahillerinin sakin hallerini görüp yaşamış birisi olarak güncel dizilerde anlatılan yer ile bugün gideceğiniz yerlerin alakası olmadığını göreceksiniz; çünkü hiçbir yer sakin değil, her yer insanla dolup taşıyor.

Daha ne kadar insanla dolup taşabiliriz ki?

Geçtiğimiz hafta ziyaretimde Burhaniye belediye başkanının konuşmasına şahit oldum, Burhaniye’ye yi daha nasıl tanıtmak için çaba sarf ettiklerinden, yok Sunar sitesine Deniz Gezmiş’in hırkasını asıp solcu turizmi yaratmayı hedeflediğinden. Evet Doblo’lu enişteler azalacak süper de arkadaş kim nereye gelecek?

Rüzgarın yüzünü yaladığı sessiz sakin sahiller geri gelecek mi?

Bugün İstanbul’a baktığınızda tersine göç başladı. Artar kiralar pek çok kişiyi başka şehirlere taşınmak zorunda bıraktı. Covid-19’da sahillere yerleşimi arttırdı, bizim gözümüzde hiç değeri olmayan gayrimenkuller çok yüksek fiyatlara alıcı bulmaya başladı.

Belki de belediye başkanının derdi buydu, rant. Hem belki kendisi de birkaç inşaat yapıyordur, biryerlerde arazi kapatmıştır?

Facebook ilk çıktığında herkes herşeyini göstermek için yarışa girdi, şimdi instagramda şov peşinde çoğu. O zamanlar birileri gelecekte “öne çıkmak” için değil özel hayatını korumak için para ödeyeceksin demişti. Şimdi gizlilik, özel alan için servet ödemeye hazırız.

Belki bu dizilerin de bu rakı balık Ayvalık güzellemesinden vazgeçmesi gerek. Eskiler bilir, restorantlar Cunda’da denize sıfırdı, onları geriye çektiler de yürüyüş yolu yaptılar. Kamu’ya aitmiş çünkü. Şimdi hem deniz kenarında sakin sakin yemek yiyemiyorsunuz hem de önünüzden yürüyen doblolu kalabalık çekirdek çitlemesini, eriyen dondurmayı yalamasını ve lokmaya kürdan batırmaya çalışmasını izliyorsunuz.

Cunda’da arka taraftaki meydana gittiğinizde yüksek sesli yeni nesil meyhaneler sarıyor etrafınızı, gürültü patırtı heryerde. Dizilerdeki Cunda’ya Pelitköy sahillerine ya bahar ayları başlarken ya da sonbahaya girerken sahip olabilirsiniz. Kışık heryer kapalı, yazın da tıklım tıkış.

Bu diziler de bence regülasyona tabi tutulmalı, bu kadar sahil kasabası pompalanmamalı. Sahil kasabalarının imara açılması yasaklanmalı. Sakin bahçeli bir ev hayali ile yanan tutuşan insanlara bitişik veya ikiz villalarda yan komşunun mangal ve akşam yemeği şamatası içerisinde bir ortama razı gelmemeli. Denize sıfır diye satılan villadan arabayla 15dk gittikten sonra denize ulaşmamalısın.

Bazı yerler daha fazla tanınmamalı, bazı yerler olduğu haliyle kalmalı. Fark ettiğimizde çok geç olmaz umarım.


Yazılar eğer ilginizi çekiyorsa aşağıya eposta adresinizi yazarak abone olabilirsiniz

Her yeni makale yayınlandığında size e-posta gönderilecektir.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir