Karşımdaki kişinin benden daha yeteneksiz olduğunu hiç düşünmediğim için öğrenme hızını da hiç düşünmedim tabi.
Kendimde güçlü bulduğum bir yanım -yukarıda bahsettiğimden mi sebep bilinmez- insanların başarıya ulaşmasına vesile olan bir liderlik.
Galiba ilk defa bunu kelimelerle dile getiriyorum çünkü ilk defa eminim, ben iyi bir patron değilim lakin iyi bir liderim. Çevremdekilerin başarılarından keyif alıyorum, onların mutluluğu ile mutlu oluyorum. Onlarla birlikte bende başardığımı hissediyorum.
Bugün bir iş görüşmesinde çok değişik bir geri bildirim aldım. Siz, Bilkent ODTÜ mezunları çok hızlı kavrıyorsunuz ve öğreniyorsunuz, bizim için o kadar kolay olmayabiliyor dedi. Belki de bu sene aldığım en önemli geri bildirimdi benim için; mesela Solarian ekibindekilerin öğrenme kapasiteleri neydi?
Belki de benim için çok kolay olan pek çok şey aslında onlar için o kadar kolay değil idi ve benim yaptığımız çoğu işi çok basit görmemden sebep onlara bu konuda hiç bir şey anlatmadım. Aslında onların kolaylıkla üstesinden geleceklerini düşündüm; en fazla ufak tefek yerlerde takıldıklarında bana sorarlardı.
Yanılmışım.
Her bireyin öğrenme hızı farklı ve bu öğrenme hızı hayatımızdaki pek çok konuya sirayet ediyor. Benim eşlik etmediğim basit bir işte bu durumun ne kadar farklı sonuçlara sebep olabileceğini bizzat deneyimleyerek gördüm.
Peki gerçek başarının ardında yatan olgunun “öğrenme hızı” olduğunu söyleyebilir miyiz?
Tamamen olmasa bile çok büyük bir kısmı olduğundan eminim artık.
Bilkent’te çok hızlı öğrenen arkadaşlarım vardı, hepsi de başarılı akademik kariyerler yaptılar ama Bill Gates iyi bir akademisyen miydi mesela? Türkiye’nin başarılı iş adamları iyi akademisyenler mi? Değil.
Öğrenme hızı, öğrendiklerini çok yönlü bir şekilde uygulamaya koyma yeteneği ile birleştiğinde durdurulamaz bir güç oluyor. Bence asıl cevher de burada yatıyor; hızlıca öğrenen ve güçlenen bireyler.
Tabi denkleme biraz da cesaret eklemek gerekli. Bir şeyleri yapabilme cesareti. Kendi şirketini kurmak da bence bu cesaretlerden birisi; yoksa hızlı öğrenen ve uygulayan kişiler genelde üst düzey beyaz yakalığa doğru devam ediyor. Risk alabilenler önce küçük dalgalarla savaşıyor, daha çok şey öğrenip her savaşından daha güçlü çıkıyor. Bazıları için aşılmaz olan engeller onlar için hafif bir meltemde gezinmek kıvamında oluyor.
Öğrenme hızı, muhteşem bir yetenek.
Çevrenizdekileri düşünün, sizin kolayca kavradığınız bir konuyu sizin kadar kolay ve hızlı kavrayabiliyorlar mı? Ya da konuyu nasıl kavradığına hayret ettiğiniz birisi oldu mu? Aklınızda örnekler çoğalıyor mu? Bence bu hissiyat geleceğinize dair de bir yol çiziyor size. Belki de ilk defa hangi yöne doğru evrildiğinizi biliyorsunuz.
Üniversite sınavlarına hazırlanırken şu dikkatimi çekmişti; iyi sayısalcılar Türkçe ve sosyal bilimlerden de yüksek puan alıyor, çok güzel kompozisyon yazabiliyorlar ve iletişimi güçlü kişiler. Bu kişiler temelinde hızlı öğrenebilen kişilerdi. En güçlü yanları buydu.
Benim öğrenme hızım iş hayatına girince -veya yaşla birlikte- iyice hızlandı. Bu sanki büyük bir yapbozun pek çok parçasının yerini bulduktan sonra kalan parçaları daha hızlı yerleştirmen gibi bir şey. Artık yeni bir bilgi elde ettiğimde, onun nereye gideceğini biliyorum. O yeni bilgiden nasıl faydalanacağımı biliyorum.
Tabi bu durumun şöyle bir yan etkisi de var; çevrenizdeki kişilerin ortalamasısınızdır. Öğrenmenizin etkin ve başarılı devam etmesi için sizi besleyecek kişilerle ve organizasyonlarla çevrili olmanız gerekir. Okumaya vakit ayırmanız gerekir. Her şeyden önce bu bilgileri düzenli olarak kullanmanız gerekir.
Özetle; hayata aktif bir katılımcı olmanız gerekir.
Bir yanıt yazın