Hakan satışın kokusunu alır cümlesi ile ilk karşılaştığımda nasıl yaptığını çok merak etmiştim. Nasıl yani satışın kokusu nasıl alınır ki ? Ürün güzelse satılır, değilse satılmaz gibi kesin yargılarım olsa da aslında öyle olmadığı ortadaydı. Hakan’ın satış performansı da aynı ekibin içerisindeki diğer kişilere göre çok daha yüksekti. Neydi Hakan’ı farklı kılan ?
Başka bir gün bir bilişim şirketinin genel müdürü ile toplantıdaydık. Havada “uygulama içermeyen” sözler uçuşuyordu. Genel müdürün hatta konuya hakim bile olmadığından emindim. Belki ben ondan daha iyi de bir genel müdür olurdum ? Lakin o genel müdürdü ben değil.
Görünenin ötesinde bazı kişilerin neden bazı konularda diğerlerinden çok daha iyi olduğunu anlamak için aslında çok uzaklara gitmeye gerek yok.
Şimdi şu harflere iyi bakın.
ŞLMAIUULBIM
Gözlerinizi kapatıp burada yazanı aklınızdan hemen söyleyebilir misiniz ? Zorlandınız değil mi ? Pekala bir de şimdi bakalım.
BULUŞALIM MI ?
Bu şekilde hatırlamak ne kadar kolay değil mi ? Gözlerimizi kapattığımız zaman hepsi aklımızda. Oysa bir bilgisayar için yukarıdaki 2 farklı şekilde yazılmış harfler hiçbir anlam ifade etmiyor.
Ya da bir telefon numarasını düşünün. 2674451287 mu daha kolay okunuyor ve akılda kalıyor ya da 0 (267) 445 12 87’mi ?
İnsanları da farklı kılan aslında bu gruplama ve anlamlandırma yetisi. Bu yazıyı okurken içeriğini anlamanızın başlıca sebebi okumak için çaba harcamak yerine anlamak için çaba harcamanız. Bu bir piyanistin piyanonun başına geçtiğinde duygularını müziğe yansıttığı yerde sizin geçip doğru notaya basmak için çaba harcamanız ile eşdeğerdir.
Bir konuda iyi olmak için derin bir konsantrasyon ve çok pratik gerekiyor. Pratiklik ve konuya hakimlik sizi başka bir boyuta taşıyor. Artık o sürecin bir sonrasındaki adımı kestirmeye ve önüne geçmeye çalışıyorsunuz. Anlamlandırma ve pratik tecrübeyi de beraberinde getiriyor. Aslına bakarsanız da tecrübe dediğimiz şey de bu anlamlandırmadan kaynaklanıyor.
Ofiste enerji süreçleri ile ilgili bir raporu gördüğüm zaman kolaylıkla neresinde hata olduğunu anlayabiliyorum veya sunumlar hazırladığım zaman nasıl bir sunum olması gerektiğini kolayca anlıyorum (Ahh! eskiden 40 sayfa sunum yapardım). Delege ettiğim süreçleri kolaylıkla takip edebiliyorum ki bu bana zamanın kazandırdığı birşey. Burada kazandığım zaman ile de yeni konular üzerine eğilebiliyorum.
Hayatta başarı da insana konuları ve olayları anlamlandırmadaki doğruluğu ve hızı ile geliyor. Bir konuyu ne kadar hızlı ve doğru analiz edebiliyorsanız, vaktinizi de o konuda daha ileriyi görmek için harcayabiliyorsunuz demektir. Süreçlere ve konulara hakim başarılı kişiler de bu yaklaşım ile varoluyorlar.
Başarı ancak konusuna odaklanıp çok çalışma ile geliyor. Rutin bir işi 20 yıl tekrar etmeniz o konuda başarılı olacağınız anlamına gelmiyor. Çalışırken konsantre olmanız şart. Çalışmalarınızın üzerinden tekrar geçmeniz, sapmalarınızı bulmanız, yeniden yorumlamanız ve bir dahaki seferde daha iyi yapmanız şart. Dünya çapında başarılı olmak için sadece çok çalışmanın yanında dürüst olmak gerekirse biraz şansa ve başarılı bir kılavuzluğa ihtiyacınız da var ama inanın bana sadece iyice odaklanıp çok çalışarak da biryerlere gelebilirsiniz.
Söylemeyi atlamak istemem; insan ancak gönülden bağlı olduğu konularda sıkılmadan çalışabilir ve başarılı olabilir. Üzerinde çalıştığınız şeyi gerçekten sevmediğinizi fark ederseniz vakit kaybetmeden vazgeçin.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere…
Bir yanıt yazın