Problemleri Tanımlamak Hakkında

Sorunu Tanımlamak

Hem iş hem de özel hayatımızda, bir sorunu tanımlamak, beynimizin doğal olarak programlandığı bir beceri değildir. Daha önce “Arınmış Düşünceler” ile ilgili yazımda da bahsetmiştim; beynimiz, hızlı karar vermek üzere evrimleşmiştir.

Hayattaki pek çok basit konuda, sorunun tanımı da birkaç saniye içinde gerçekleşebilir. Hatta bazı durumlarda, hızlı davranmak, derinlemesine düşünmekten daha faydalıdır. Eğer hızlı hareket edilmezse, önemli bir fırsat penceresi kapanabilir.

Hayatın çok geniş bir spektrum olduğunu düşündüğümüzde, hızlı karar vermenin uygun olmadığı anlar da vardır. Örneğin, şirketle ilgili majör kararlar ya da hayati kararlar alırken bu durum geçerlidir. Bu tür kararları alabilmek için, öncelikle sorunu doğru tanımlamamız gerekir.

Sorunu tanımlamak, sorunu çözmek kadar değerlidir; çünkü doğru tanımlanmamış bir sorun doğru şekilde çözülemez.

To understand is to know what to do.

-Ludwig Wittgenstein

Neyi Başarmak İstiyoruz?

Bir sorunu tanımlamak istediğimizde, öncelikle neyi başarmak istediğimizin farkında olmalıyız. Çünkü bazen odaklandığımız sorun—ki bu genellikle böyledir—aslında başarmak istediğimiz hedefle örtüşmeyen bir sorun-çözüm ikilisidir. Bu nedenle, birey ne istediğini doğru anlamalıdır.

Örneğin, şirketinizde satışını gerçekleştirdiğiniz bir ürün yeterli satış rakamlarına ulaşamıyorsa, ilk akla gelen çözüm reklam bütçesini artırmak olabilir. Bu, hızlı ve yüzeysel bir çözüm önerisi olduğu için ben bu cevaba “anlık çözüm” diyorum, çünkü kanayan yaraya merhem sürmek gibi geçici bir rahatlama sağlar. Peki ya sorun aslında daha derin bir neden, örneğin hemofili ise?

Bilmeyenler için not: Hemofili, kanda pıhtılaşmanın oluşmaması nedeniyle durmayan kanamalara yol açan genetik bir hastalıktır.

Merhem sürmek ya da yarayı bezle sarmak kısa vadeli bir semptom tedavisidir. Bu hastalığın esas çözümü ise genetik tedavidir.

Solarian’ın ilk kurulduğu dönemde, sektörde tanınmış olmam sayesinde birkaç iş almayı başardık. Ancak, şirketin esas hızlı büyümesi, dördüncü veya beşinci yılını devirdiğinde gerçekleşti; çünkü bu süreçte şirkete güven oluştu ve piyasa içinde dürüstlüğüyle tanınmaya başladı.

İlk aşamada reklam gibi yöntemler kullanılmış olsa da, bunlar kısa vadede fazla bir fayda sağlamadı. Yani, pazarlama kısmı beklenen etkiyi yaratmadı. Ancak, ürünün kalitesi, dürüstlük ve iyi ilişkiler uzun vadede şirketi güvenilir bir konuma taşıdı.

Bu nedenle, sorunu tanımlarken kök nedenin belirlenmesi çok önemlidir. Kök neden belirlendikten sonra, çözüme doğru bir yol haritası oluşturulabilir.

Başarımızın Önündeki Engeller Nelerdir?

Bir karar verilirken, bir kişinin bu kararı üstlenmesi ve süreci yönetmesi gerekir. Karar, grup içinde alınmaz; bir kararın sonuçlarından birileri sorumlu olmak zorundadır. Kararı alacak kişi, aynı zamanda bu karardan en çok etkilenecek kişi olmalıdır.

Bu nedenle, sorunu tanımlama sürecinde birey dikkatlice düşünmeli, çevresinden görüşler almalı ve gerekirse danışmanlardan destek istemelidir.

Bir tartışma ortamında konu hızla fikir ve tavsiye vermeye dönüşebilir. Problem-çözüm denkleminde bu, en kaçınılması gereken durumlardan biridir. Çünkü “sosyal uyum” baskısı altında, karşımızdakini kırmamak ya da onun fikrine karşı çıkmamak adına, gerçek sorunun teşhisi ve başarının önündeki engelleri tartışmak yerine, başkalarının kendi açılarından problem olarak gördüğü konulara dair tavsiyeler dinliyor oluruz.

Öncelikli konu, problemin ve engellerin tespiti olmalıdır. Bu alanda uygulanan başarılı tekniklerden biri de, problem tespiti ve çözüm geliştirme aşamalarını farklı zaman dilimlerinde yapmaktır ve biri tamamlanmadan diğerine geçmemektir.

Bir problem tanımlanmadan çözülemeyeceği için, tanımlama süreci tamamlandıktan sonra çözüm geliştirme aşamasına geçilmelidir. Bu aşamada, geliştirilen çözümlerle ilgili olarak da kişi kendine “Bu çözüm bizi uzun yıllar boyunca götürür mü?” diye sormalıdır ki, hemofiliye merhem sürme hatasına düşmeyelim.

Karar Vermek

İyi kararlar, problemleri doğru tanımlamayı, başarı kriterlerini doğru belirlemeyi ve konuyu farklı perspektiflerden irdelemeyi gerektirir. Her zaman en mükemmel kararlara ulaşamayabiliriz, ancak kötü kararlar vermemek bile uzun vadede ciddi bir başarı getirir.

Peki siz, karar vermeden önce bir problemi ne kadar derinlemesine inceliyorsunuz?


Yazılar eğer ilginizi çekiyorsa aşağıya eposta adresinizi yazarak abone olabilirsiniz

Her yeni makale yayınlandığında size e-posta gönderilecektir.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir