Şaşkın Balık (Efkan’ın Yeri)

İstanbul yüzyıllar boyunca değişik lezzetlere ev sahipliği yapmış; hem yenilenmiş hem de yeniden şekillendirilmiş. İstanbul artık çok çeşitli dünya mutfaklarını barındıran ve kendi içinde yenilikleriyle, keşifleriyle bambaşka bir şehir.

İstanbul’un çehresinde değişmeyen lezzet kültürlerinden birisi de rakı balık kültürü. Balık, sıcak ve soğuk mezeler ve herşeyden öte rakı. Rakı, başarılı bir sunum ve tadını çeşitlendiren mezelerle biraraya geldiğinde masaya bir peri masalı gibi muhabbet serpilir. Bu anı gerçekten yakalayabildiğiniz çok yer kalmadı artık İstanbul’da.

Lezzet ve yemek kültürünün 30-45 dakikalık sigara molası gibi mekanlardan oluştuğu günümüzde bu tatlı muhabbeti yakalayabildiğiniz mekanların sayısı artık çok az. Şaşkın Balık’da bu mekanlardan birisi.

Anel Enerji’de çalıştığım zamanlardan arkadaşım olan Arda Kristaporyan’ın açtığı bu mekana gitme şansını bu haftasonu elde ettim. Beraber geçirdiğimiz iki yılda oldukça rakı masasına oturduk ama bu sefer o’nun organize ettiği bir masaydı bu. O’nun kültürüne göre, isteğine göre.

Mekan gayet salaş tasarlanmış, Yunanistan’ın o mavi ve beyaz renkleri temalı. Duvarlarda çeşitli balık, ağ ve oltalar var ama herşeyden önemlisi -ki bence günümüz restorantlarının en büyük eksiği- masaları küçük. Büyük masalar şaşanın, geniş tasarımların temeli sayılırken muhabbeti öldürdüğü göz ardı ediliyor. Düşünün o eski rakı masalarını, hep bir tahta kasanın üstüne serilmiş bir gazete kağıdı gelir aklınıza. Deniz kenarında ve salaştır. Muhabbeti başlatan; o masanın küçük oluşu, insanların birbirine daha yakın oluşudur. Şaşkın balık, küçük masaları ama büyük yürekleri olanların yeri.

Efkan'ın Yeri Şaşkın Balık

 

Yılların getirdiği samimiyet ve ortamın verdiği muhteşem haz ortaya böyle güzel bir manzara çıkardı. Restaurant sıcak mezeleriyle öne çıkıyor. Rakı’nın ağızda kayboluşunu daha neşeli bir hale getiriyor. Anason tohumlarının o tadını, Efkan Usta’nın hazırladığı Balık Nazik eşliğinde yemenin verdiği muhteşem bir haz.

Tavsiye edeceklerimden birisi de kesinlikle ahtapot olurdu. Bakın nasıl gidiyor mideye ?

Efkan'ın Yeri Şaşkın BalıkAhtapot’un pişirilmeden önce iyice yumuşatılmış olması önemli. Dilin üzerinde parçalanması ve parçalardan rakıya oradan da damağa karışan tadın iyice dinlendirilmeden pişirilmiş plastik kıvamındaki ahtapotlardan farkı çok büyük.

Mekanın en büyük eksiği mi, yoksa başka bir yönden artısı mı desem bilemedim; denize uzaklık. Bir Ege’li olarak balık ve rakı alışkanlığım hep denizin kenarında veya üzerinde olduğum yerlerdedir. Dalgaların sesidir gecenin fonu. Sevdiceğin yüzüne bakıp ayın parıldamasını görmektir. Günümüzde artık deniz kenarındaki balık restorantları lükslük yarışına girdiği için bluetooth kulaklık taşıyan jilet gibi garsonlarla, muhabbet ettirmeyecek kadar büyük masalarda ve ciddiyeti hiç silmeyecek servislerle yarışıyorlar. Cem Yılmaz’ın deyimiyle “little little right into middle” yapamadığınız yerlerle karşılaşıyoruz hergeçen gün. Bu kültürü tekrar tattıran bir restoran’ın açılması bence büyük bir şans. Dilerim işleri daha da ilerler; birdahakine deniz kenarında bir restorant açarlar.

Şaşkın Balık Kapanış

 

Arda’ya, Efkan Usta’ya bu başarılı mekan için teşekkürlerimi sunarım. Daha nice keyifli sohbetlerin döneceği, yıllar geçsede orjinalliğinden birşey yitirmeyecek bir mekan açtıkları için çok teşekkürler.

Aaa bu arada, bu keyifli gecenin keyifli de bir kapanışı oldu. Oradan’da 360’a geçtik. Onu da sonra anlatırım… 🙂

 


Yazılar eğer ilginizi çekiyorsa aşağıya eposta adresinizi yazarak abone olabilirsiniz

Her yeni makale yayınlandığında size e-posta gönderilecektir.