Geçtiğimiz gün bir büyüğümüzle sohbet sırasında şöyle bir konuşma geçti;
“Tayyip Erdoğan’u beğenmiyorlar. Sen de o pozisyonda olsan sen de tanıdığın güvendiğin kişileri göreve getirirsin. Bu iş böyledir. Bakın sizinle de bir tanıdığımız vasıtasıyla iletişime geçtik”.
Haklıydı. Bir an kendi kendime düşündüm; ben de kilit noktalara tanıdığım güvendiğim kişileri getirmemiş miydim? Geçmişteki iş deneyimlerinde beni yanına alan kişiler beni tanıdıkları ve iş yapma biçimimi bildikleri için beni tercih etmemişlermiydi? Hatta hayatımdaki ilk iş deneyimim olan staja yine bir tanıdık vasıtası ile girmemiş miydim?
Geçtiğimiz haftalarda “tanıdığım bildiğim” kişiler ile beraber kurduğum Solarian’a tanımadığımız-bilmediğimiz ilk ekip arkadaşını aldık. Tanıdık bildik birisini alsaydık daha mı iyi olurdu?
Kafamda benzer sorular varken imdadıma Daron Acemoğlu’nun Ulusların Düşüşü kitabı yetişti.
Kısaca özgür piyasaları ve düşünsel özgürlüğü garanti altına alarak yeniliği ve sürdürülebilirliği teşvik eden kurum yapılanmalarının uzun vadeli büyümeye izin verdiğinden ve otoriter yönetimlerde oluşturulan teşvik mekanizmaları ile kısa vadeli büyüme yaşansa da büyümenin sürdürülebilir olmadığından bahsediliyor.
En güzel örneklerinden birisi ise soğuk savaş döneminde Sovyetlerin GDP olarak Amerika’ya yaklaşması ve geçeceğinin düşünülmesi ama Sovyetlerin hazin sonu. Kitabın bu kısımlarını okurken aklıma ilk Çin geldi. Acaba Çin Amerika’yı geçecek yeni süper güç mü? Geçtiğimiz gün bir arkadaşımın şöyle bir tweet’ine rastladım.
Dünya’daki Gayri Safi Milli Hasıla’nın 1960’lardan günümüze nasıl değiştiğini gösteren harika bir animasyon, izlemenizi öneririm. pic.twitter.com/yXqoy1kmWy
— Kutay Kaleli (@kutaykaleli) October 31, 2018
Animasyon Çin’in nasıl hızla yükseldiğini gösteriyor ama bu yükseliş yapısal reform kaynaklı değil; komünist yönetimin ülkenin yüksek nüfusunu istismar etmek suretiyle verimsiz tarım çalışanlarını fabrikalarda üretime yönlendirmesi ile ortaya çıkıyor. Çin ekonomisinde son yıllarda yaşanılan büyüme hızının yavaşlamasına dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama istismar edilen her kaynak tükenmeye mahkumdur. Kitap burada daha da ileri gidip bir aforizmada bulunuyor; eğer Çin yapması gereken yapısal reformları gerçekleştiremez ise önümüzdeki on yıl içerisinde büyüme daha da yavaşlayacak ve hatta yerini küçülmeye bırakacak.
Peki yapısal reform nedir? Heralde yapısal reform kelimesi ile özdeşleşmiş birisi varsa o da Mahfi Eğilmez’dir.
Eski yazılarıma atıf yapmak yerine derleyip toplayıp yeniden yazdım. Yapısal Reformlar El Kitabı. Yapısal reformlar nelerdir? Yapılması niçin zordur? Yapılmazsa ne olur? https://t.co/fUljdSwKyz
— Mahfi Eğilmez (@mahfiegilmez) June 8, 2018
Değişim Sürecinde Türkiye kitabımda yazdım. Bir kez daha yazayım: Yapısal reformların en iyi örneği Atatürk Devrimleridir.
— Mahfi Eğilmez (@mahfiegilmez) September 30, 2018
Yapısal reform demek; piyasalara huzur ve özgürlük vermek demektir. Serbest ekonomilere geçiş demektir. İnsanlara güven vermek, yeniliği teşvik etmek demektir. Reform adı altında çıkarılan uygulamalar ile (KDV indirimi, ÖTV indirimi, kredi yapılandırması, kredi garanti fonu vs.) piyasalarda sadece geçici bir rahatlama elde edilir. Dolar 1,5 liradan 7 liraya 1 günde gelmedi; yine 1 liraya 1 günde düşmez.
Siyasete ve yapısal reformlara daha fazla değinmeden buradan kendime çıkardığım dersi paylaşmak istiyorum; acaba tanıdık birisini mi işe alsaydık? 🙂
Şirketlerin de, hükümetlerin de en önemli kaynağı, insan kaynağı. Bir pozisyona o işi hakkıyla yapacak kişiyi getirmek ve ona güvenmek çok önemli. Gelecek kişinin performansı ise hemen iki ayda kolayca ortaya çıkabilecek bir durum değil. Bir tohum atmak gibi işe almak ve hatalı karar verdiğinizde size sadece para olarak değil; zaman ve yenilik olarak da çok ciddi maliyeti oluyor. Gerek kamu kurumlarının tasarımında, gerek bu kurumlara getirilecek yöneticilerde yapısal reformlar çok önemli.
Türkiye’nin önümüzdeki on yılda tekrar bir başarı hikayesi yazabilmesi için gücün konsolidasyonundan vazgeçilmesi gerekli. İmkansız mı? Hayır. Mümkün mü? Yine hayır.
Bir yanıt yazın