Önemli olan varmak değil yolculuktur. Eminim bu sözü pek çok kez duymuşsunuzdur. Hayatınızda başarıya yol alırken hedefler koymak, bir hedefe doğru hızla yol almak en motive edici durumlardan birisi olsa da uzun vadede yorucu veya elde edildiğinde geçicidir.
Hayat kendi içerisinde bir devinimdir. Hayat sürekli değişir ve hayatta başarınız da bu değişime adapte olabilme hızınla doğru orantılı olarak değişir.
Hayatımda kendime pek çok hedef koydum ve yine pek çoğunu gerçekleştirdim. Her elde ettiğim hedefte daha iyi olacağını düşündüğüm pek çok şey sadece bana geçiçi keyif veren şeyler oldu. Sürekli “Sıradaki ne?†düşüncesiyle karşılaşır buldum kendimi. Eninde sonunda fark ettim ki herşeyi güzel kılan yolculuğun kendisi.
Hayata bakışımdaki bu değişim ilk olarak hayatta çevremdeki insanları değiştirmeye başlamam ile başladı. Bir işe girip onu heyecanla devam ettirip bir yere getirmekten ziyade sürekli niteliksel sorulara odaklanan arkadaşların ne kadar yorucu olduğunu keşfettim. Bir işte başarılı bir yolda devam etmeniz gerekiyorsa; o işten keyif almayanları geride bırakmanız gerekiyor keza işin keyfi kaçtı mı başarıya giden yol muğlaklaşıyor. Geriye kalan bir avuç insan “haydi önce birşeyler başaralım†mentalitesiyle hareket eden insanlardı. Birşeyleri elde ederken akşam keyifli bir yemeğin tadının farkına varan insanlardı.
Çoğu sürecin sonucunu önceden kestirmeniz pek mümkün olmuyor. Tabiri caizse kervan yolda düzülüyor. O sebeple ekip arkadaşları çok önemli. Ekibin mentalitesi de sürekli bir kazanç elde etmekten ziyade ortaya birşeyler koymak olunca geriye kalan sadece başarı oluyor; inanın bana o da sizi hızla takip ediyor.
Daha önce pek çok kez söylediğim gibi; ne yapıyorsanız tutkuyla yapın. Önemli olan ne yapmak istediğiniz. Keyifle yaptığınız, tutkuyla bağlı olduğunuz herşeyin üstesinden gelebilirsiniz. Arkadaş çevrenizin de şekillenmesi konusunda seçici olmaktan geri kalmayın. Unutmayın; arkadaş çevrenizin ortalaması kadarsınızdır.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere…
Bir yanıt yazın