Çok farklı ortamlarda çok farklı puroları deneme imkanı elde ettim ve her seferinde şu sonuca vardım; ortam kapalıysa -veya üstü açık ama hava sirkülasyonu kötü- purodan gerçekten keyif alınamıyor.
Puro içimi Türkiye’de biraz havalı/sosyetik bir şey olduğu için kişiler çoğu zaman ne içtiğini bile bilmeden ve kurallarına dikkat etmeden puro içiyorlar. Lakin bu konuya benim gibi sevdalıysanız ve hayatınızın ender anlarında çok güzel içişler yakalamışsanız artık geri gidemiyorsunuz. Hep o kaliteyi arıyorsunuz. Bu kalite de çoğu zaman bulunulan ortam oluyor.
Puro içişinde esas kaliteye odaklanmayan pek çok şey var, mesela kibritle yakmak gibi. Ben şahsen torch ile kibrit arasında bir fark yakalayamıyorum. Lakin ortamdaki hava kalitesinin korunması çok önemli.
Caddebostan sahilde 23 derecelerde ve çok az -hatta hiç denecek kadar esintili- ortamlarda yaptığım çoğu içiş çok güzel ve keyifliydi. Lakin ne zaman “cigar lounge” mekanlarına gitsem iş hep bir eziyete dönüştü. Puro’da 2 duman var, bir içine çektiğin, diğer de içmediğiniz durumda puronun kendisinden çıkan. Bu ikinci duman oldukça rahatsız edici. O sebeple öncelikle ondan kurtulmayı düşündüm ve ters huni gibi bir sistemle o dumanı kontrol altında tutsam mı diye kendi kafamdan icat çıkardım.
Lakin büyük düşünememişim. İsviçre’li Gerard’ın bir videosunda Airkel denilen bir sistem ile karşılaştım.
Zemindeki bu deliklerden eşit miktarda hava çıkıyor ve tavandaki deliklerden eşit miktarda hava emiliyor. Böylelikle oda içerisinde akış hep yukarı yönlü. Hem odanın içerisindeki hava sıcaklığı, hem de havanın akış yönü kontrol edilebildiği için muhteşem bir keyifle puro içilebiliyor. Bu da kışın kapalı ortamlarda olma zorunluluğunu ortadan kaldırılıyor.
İçeriye verilecek havanın filtrelerden geçirilmesi ile daha temiz bir hava karışımı kullanılabilinir. Hatta havaya oksijen karıştırarak içiş kalitesi daha da arttırılabilir.
İstanbul’un bence bu teknolojiye sahip bir “Cigar Lounge” a ihtiyacı var.
Bir yanıt yazın