İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır– Yunus Emre
Hayatımızda bizden çeşitli beklentileri olan insanlarla çevriliyizdir; ailemiz, arkadaşlarımız veya sevgilimiz. Hareketlerimize, düşüncelerimize ve çalışmalarımıza şekil veren de bu beklentilerdir çoğu zaman. Olumlu olup olmadıkları bir yana dursun; asıl olan kişinin kendini tanıması ve hangi konularda başarılı olacağını bilmesidir.
Bir kişi bir konuda çok başarılı olabilir ama o konu ile ilgili çalışmaktan hoşlanmıyor olabilir. Sadece başarılı olması o konu üzerine yoğunlaşması anlamına gelmez. Türkiye’de ki eğitim sisteminde gerçek anlamda ve başarıya dayalı olmadan (öğretmenlerin zorlaması/tavsiyesi ve ailenin mümkün mertebe baskılarını saymazsak) ilk seçim lise’de fen, sosyal veya TM bölümlerini seçerek başlıyordu benim zamanımda. Hala aynı şekilde devam ediyor mu bilemiyorum.
İnsanın kariyeri ile ilgili en önemsiz ama ilk seçiminde bile çevreden gelen bir yönlendirme ile hareket ediyoruz. Şiir yazmayı ve edebi eserler okumayı seven birisinin “öğretmen olursun kızım” sebebiyle Türkçe-Matematik bölümüne yönlendirildiği bir dünyadayız. Bu kişi günümüzde öğretmenlik yapıyor ama aynı zamanda çok sevdiği bir ilgi alanı olan makyaj üzerine videolar çekip Youtube’da paylaşıyor, makyaj üzerine sayısız yazılar yazıyor.
“İlim kendin bilmektir…” derken Yunus Emre belki de bir insanın hayatındaki en önemli noktaya değiniyor. Kişisel başarı insanın öncelikle kendisini tanımasından ve ne istediğini bilmesinden gelmektedir. Bu konuyu sadece kariyer anlamında düşünmek çok sığ kalır. Bu kişinin hayatında neyi nasıl istediğini anlama sürecidir. Bu konuya oturduğu evin dizaynından, kız arkadaşının hayata bakış açısına kadar çok şey dahildir. Kişi bu süreçte birçok ön yargı ile karşılacak, itirazlar alacaktır ama aslolan kişinin kendi istediği yolda, iyisiyle kötüsüyle devam etmesidir.
Bu konuya en basit örnek şu sıralar gerçekleştirmeye uğraştığım ev alma işidir. Evde en keyif aldığım şeylerden birisi elimde iPad ile açık havada birşeyler okumak ve akşam barbekü’de çeşitli yemekler yapmaktır. Yıllar yılı teraslı ve denize sıfır bir evde yaşamanın getirdiği alışkanlıklardan birisidir bu. İstanbul’da müstakil villa almak zor olduğu için çatı dublekslerine yöneldim. Karşılaştığım ilk problem çatı akar oldu. İkincisiyse eviniz ısınmaz üstünüzde altınızda komşu olsun çağrısıydı. Mantıksız olduklarını söylemiyorum ama benim teras’da sevgilimle yapacağım keyifli akşam yemeklerinden veya arkadaşlarımda vereceğim minik bir partiden daha değerli değiller ya ?
İnsan kariyerinde bu tarz problemler ile sürekli karşılaşıyor. Hayat bizi istedikleri gibi şekillendirmek isteyen bireyler ile mevcut. Aslolan paradigmalardan sıyrılıp kendi istediğimiz yönle ilerlemek. Mutlak başarı ancak ve ancak sevdiğimiz şeyi yaparak mümkündür. Para, çok para başarı değil bir sonuçtur. Aslolan başarı kişinin hayat enerjisinin ve motivasyonunun sürdürülebilirliğidir.
Hayat sizin, duraksamayın. Hep arayış içinde olun ve inandığınız şekilde ilerlemeye devam edin. Aşık olunmayacak kadına aşık olun, deneyimlerinden güç kazanın, başarısız bir işte çalışın, başarısızlığı görün ve kendinizden birşeyler katarak yeniden yola çıkın. Hayat uzun bir süreç, kaybolun labirentinde. Sevdiklerinizin değerinin farkına onları kaybetmeden varın. Hayat bir matematik değil, hayat bir sanattır. O’nu yaşamak da size kalmıştır. Size vaad edilmiş hayatların peşinden koşmaktansa sizin sahip olduğunuz hayatın farkına varın.
Önemli olana değer vermekten ziyade değerli olana önem vermeye başladığınız gün sizin geriye kalan hayatınızın ilk günüdür.