Reklamcılık üzerine düşünceler

TV izlemeyi ne zaman bıraktım hatırlamıyorum ama galiba ilkokul zamanlarındaki “Parliament Sinema Kulübü” heyecanla izlediğim son şeydi. Yıllar içerisinde TV ile yaşadığım çeşitli temaslarda aslında ne kadar da gereksiz bir zaman kaybı olduğunu gördüm. Sürekli ağlayan kadın programları, evlendirme programları, dini kanallarda insanları ürpertici içerikli diziler ve sürekli bir reklam. Kurtlar Vadisi’nin popüler olduğu üniversite yıllarıydı; heves ettim bir akşam arkadaşlarla izleyeyim dedim. 15 dakika diziye karşılık 45 dakika reklam veriliyordu. Hele bölümün bitmesine 2 dk kala 1’er dakika ara ile reklam ve bitmesine son 2 saniye kalan bir reklam daha giriyordu. 40-45dk süreli bir dizi bölümü için toplam izlenme süresi 3 saate yaklaşıyordu.

Hayatınızın 3 saati 45 dakikalık bir dizi bölümüne ayırmak için gerçekten çok değerli bir süre.

Web sitelerinin artık her noktası reklam yerleştirilir hale geldi
Web sitelerinin artık her noktası reklam yerleştirilir hale geldi

İçeriğin tüketilme şeklinin değişmesi ile birlikte reklam modelleri de değişmeye başladı. Reklam içeriği daha da teknolojik hale geldi. TV reklamlarına da süre sınırı getirildi. Reklam mecrası artık dijital reklamcılığa kaymaya başladı.

Artık Cookie ile sizi kolayca izleyip sınıflandırabiliyorlar
Artık Cookie ile sizi kolayca izleyip sınıflandırabiliyorlar

İnterneti gezdiğim Explorer, Chrome, Safari v.s. gibi tarayıcılar “cookie” kurabiye denen bir teknolojiye sahiptir. Temelde bu teknoloji bir web sitesine giriş yapan bir kişiyi tekrar girdiğinde hatırlamaktır. Lakin bu siteler bu kurabiyelerin içerisine sizin alışkanlıklarınızı, nereye gittiğinizi, ne arattığınızı ne aldığınızı da yazabilirler ve başka firmalara bu kurabiyelere erişim yetkisi verebilirler. İşte bu değerli verilerin satılması ile reklamcılık yeni bir boyuta taşınmaya başlamıştır. Örnek olarak Google’da “ayakkabı” arattıysanız ve ilk 1-2 siteye girdiyseniz artık o saatten sonra çıkıp finans sitelerine bile girseniz heryerde ayakkabı reklamları görmeye başlarsınız, ayakkabı ile ilgili epostalar alırsınız. Heryeriniz bir anda ayakkabıya dönüşür.

Sizin internet üzerindeki tüm gezinmeleriniz sizi tanımlayan bir ID ile eşleştirilir ve kategorize edilirsiniz. Yaş grubunuz, istekleriniz, ilgileriniz, çeşitli demografikleriniz gibi. Artık o saatten sonra size sürekli sizinle ilgili olabilecekleri reklam göstermeye çalışırlar. Bu alandaki efektiflik te CTR denilen bir kıstas ile ölçülür. Sizin reklam vermek istediğiniz anahtar kelime için CTR’ı en yüksek olarak reklam firması ile ilerlersiniz. Sonuçta siz webde gezinip birşeyler yapmaya çalışırken internette size sürekli birşeyler satmaya çalışır.

Artık internet gezginlerinde çeşitli eklentiler ile reklamları filtrelemek mümkün. AdBlock bunların en başarılılarından.
Artık internet gezginlerinde çeşitli eklentiler ile reklamları filtrelemek mümkün. AdBlock bunların en başarılılarından.

Artık reklamlar öyle bir noktaya gelir ki esas içerik dışında herşey size sunulmaya başlanır. 45 dakikalık dizinin 3 saat olması gibi; aradığınız en basit bilgi de bile reklamlarla boğuşmak zorunda kalırsınız. Reklamcılığın tadı tuzu kaçar. Hal böyle olunca web sitelerinin içeriklerini reklamdan arındıran eklentiler ortaya çıkmaya başladı. Biz eskiler bunu Windows’un altındaki hosts dosyasına reklam verenler adreslerini bloklayarak yapıyorduk; artık güncel gezgin eklentileri bunu sürekli güncelleyerek ve sayfanın dizaynını bozmadan yapıyor. Reklam verenler bu reklam engelleyici yazılımlar ile savaş içerisinde olsalar da trafiğin mobil platformlara kayması ile bir nebze rahatlamışlardı keza mobil platformlarda bu şekilde uygulamalar henüz çalışmıyordu.

Apple, flash iPhone cihazları gereksiz yavaşlattığı ve platformun tüm sunduklarını kullanmadığı için desteklemiyor.
Apple, flash iPhone cihazları gereksiz yavaşlattığı ve platformun tüm sunduklarını kullanmadığı için desteklemiyor.

Önce Apple’ın iPhone cihazlara Flash desteği getirmemesi ile flash tabanlı o rahatsız edici reklamlar ortadan kalktı. Sonra tüm reklam verenler HTML5 teknolojisine dönüş yaptı lakin bu seferde 10 birim içerik için telefon 150 birim veri yüklüyor, sayfalar yavaş açılmaya başlıyor, internet kotanız hızlıca doluyordu. Mobil cihazların küçücük ekranlarında bile heryer reklam dolmaya başlamıştı ki Apple ikinci hamlesini yaptı; tüm mobil cihazlarına reklam önleyici yazılımlara izin verdi.

Sonuç ? Artık mobil web siteleri jet hızıyla açılıyor çünkü sadece içerik yükleniyor. Reklam bilgileri değil gösterilmemek, internetten yüklenmiyor bile.

Reklam engelleyici yazılım kullanan kişilerin sayısı 100 milyon’a yaklaşmış durumda. Düşünün; 100.000.000 internet kullanıcısı internette hiç reklamsız geziniyor. Her kullanıcıdan 2-3 click kaybetseniz (click başına 0,2USD ödendiğini düşünürsek günlük pazar kaybı 50M$-100M$ arasında olur)

Kurabiyelerin izlenmesi ile artık kişilere sadece onların ilgi alanlarındaki reklamler her farklı sayfada gösteriliyor.
Kurabiyelerin izlenmesi ile artık kişilere sadece onların ilgi alanlarındaki reklamler her farklı sayfada gösteriliyor.

Burada reklam verilmesine aracı olan firmalar için ciddi mali kayıplar mevcut. Web sitesi üzerinden verilen reklamlar ile gelir elde eden siteler çok ciddi gelir kaybına uğramış durumdalar. Bu durum internet tabanlı reklam sektöründe artık bir transformasyonun gerekli olduğunu gösteriyor. Bu transformasyon artık kullanıcıları takip edip heryerde aynı reklamları göstermek yerine kişilere aradığı çözüm ile ilgili blog yazılarında haber sitelerinde haber içi ürüne yönlendirmeler yapmaları çok daha sağlıklı olur.

Eskiden dizilerde de filmlerde de ürün yerleştirmesi yoktu ama artık pek çok filmde ürün yerleştirmesi mevcut. Orada ürünü tanıtmasa bile artık siz o ürünü biliyorsunuz.

Geçenlerde WordPress (bu web sitesinin alt yapısını oluşturan yazılım) nasıl daha iyi barındırılır üzerine araştırma yaptım. Bir hizmet sağlayıcı çeşitli bloggerler ile irtibata geçmiş ve ürününü test ettirmiş. Bu bloggerlar (kimisi para almıştır kimisi almamıştır) aynı konuyu çeşitli yerlerinden ele alan blog ve test yazıları yazmışlar. Hiçbirinde cancanlı grafiklerin olduğu reklamlar yok ama içerik sizi o ürüne yönlendiriyor. Üstelik bu engellenebilir birşey değil.

Köşe yazarları ve blog yazarları kaliteli içerik ve doğru yönlendirme yaparak reklam piyasasında daha başarılı bir etkiye sahip olacaklar.
Köşe yazarları ve blog yazarları kaliteli içerik ve doğru yönlendirme yaparak reklam piyasasında daha başarılı bir etkiye sahip olacaklar.

Bu konu elbette yeni bir konu değil. Kurumsal iletişim ve pazarlama müdürümüz Duygu Kürkçüoğlu ile reklamcılık ve pazarlama üzerine bir sohbetimizde bana köşe yazarlarının istatistiklerini; okuyucu kitlelerini v.s. göstermişti. Hangi köşe yazarı hangi demografik kitleden talep görüyor ve bu kişiler ile hangi konularda bilgilendirme toplantısı düzenleyebiliriz diye. Sonra köşe yazarı ile irtibata geçiliyor; konudan biraz bahsediliyor ve yemek gibi bir organizasyonda buluşularak konu daha detaylı konuşuluyor. Yazarın uhdesinde olmak üzere isterse konuyu köşesine taşıyabiliyor. Bu yaklaşım demografikleri uygun köşe yazarlarının halkı ilgili gördüğü ve faydasının dokunacağı alanlarda bilinçlendirebileceği dolaylı olarak da sizi ilgili hizmete/ürün gruplarına yönlendirdiği bir yazı oluyor.

Bu konuya ilaveten bir içeriğin arama motorunda ilk sıralarda çıkması hala çok önemli. İşin güzel yanı çeşitli popüler yerlerde sizden bahsettiklerinde ve nispeten link verdiklerinde otomatik olarak arama motorlarında yukarıda çıkmaya başlıyorsunuz.

Bu noktada benim önerim rakibi kendi cephene çekmek. Bir anahtar kelime için çarpışmaktansa kendi anahtar kelimeni yaratıp o alanda güçlü yönünü ortaya çıkarıp rakiplerini kendi güçlü olduğun alana çekmek. Bu yöntem her zaman daha efektif olmuştur. Web barındırma pazarında “en hızlı” hosting, “en fazla” imkan ile yolda çıkanlardan ziyade “wordpress kullanacaklar için en iyisi” yep yeni bir reklam mecrasıdır mesela ya da enerji satışında “ucuz elektrik” “indirimli elektrik” yerine “pastaneye uygun tarife”, “yazlıkçı elektrik tarifesi” gibi kişiselleştirilmiş ve net alanlara kayılabilir.

Sun Tzu'nun savaş sanatı günümüzde her alanda kullanılabilir bir kaynak. Muhakkak tavsiye ediyorumç
Sun Tzu’nun savaş sanatı günümüzde her alanda kullanılabilir bir kaynak. Muhakkak tavsiye ediyorumç

Ne zaman yeni bir fikir arasam önce Sun Tzu’yu okurum. Aslında aradığımız çoğu şey orada yazılı; sadece bulunmayı bekliyor. Reklamcılığı da önümüzdeki günlerde büyük değişim bekliyor. Kaliteli ve aranan içerik sağlayıcıları/yaratıcıları ile yapılan çalışmaların çok daha yönlendirici olacağını ve asla engellenemeyeceğini düşünüyorum. Değişmeyen tek şey değişimdir; iyi reklamcılık da bence sadece değişim ve adaptasyon ile mümkündür. Bu BMW örneğinde olduğu gibi ucuz reklamcılık ve arama sayfası hileleri ile ilerlemek yakın gelecekte pek mümkün görünmüyor.

 

Aşağıdaki Cem Yılmaz filminin çok kısa bir yeri de en beğendiğim örneklerden. Bir Turkcell ürün yerleştirmesi.

https://www.youtube.com/watch?v=kbkcHhjJNXg

 


Yazılar eğer ilginizi çekiyorsa aşağıya eposta adresinizi yazarak abone olabilirsiniz

Her yeni makale yayınlandığında size e-posta gönderilecektir.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir