Sosye-Ekonomik Statü araştırması Türkiye’de yatırım yapacak yeni şirketler için, piyasaya çıkacak yeni ürünler için veya denenecek yeni pazarlama/yatırım çalışmaları için esas alınan bir araştırmadır. Türkiye’nin SES grupları için kabaca birbiriyle muhabbeti “bir şekilde” tutan insanların gruplamasıdır da diyebiliriz.
Ekmek’in kaç para olduğunu bilenler ve bilmeyenler…
Kontörüm bitti kontör at sevgilim diyenler ve demeyenler…
Ucuz alışveriş sitelerinde indirim peşinde koşanlar ve koşmayanlar…
Twitter’a yasaklara rağmen girebilenler ya da twitter’in farkında bile olmayanlar gibi…
Peki korelasyon nedir ? Korelasyon iki rastgele değişken arasındaki bağımsızlığın oranıdır. Mesela; bir ailede kişi sayısı arttıkça elektrik, gıda ve su tüketimi artacaktır. O zaman hane halkı sayısı su tüketimi birbirine bağlı şekilde doğru orantılıdır (Correlated).
Siyaset için de aynı şeyi söylememiz mümkün mü ? Elbette uç sonuçlar her zaman olmuştur ve olacaktır ama kısmi bir yaklaşım genellikle mümkün.
Şimdi biraz bu tanıdığımız halk kesimlerini biraz sınıflandıralım. Nedir bu “Hüloooğğğ” lar, “… gılıyık” lar ve “Abi twitter’a vpn’le giriyorum gel akşam Fenerbahçe Marina’da rakı balık yapalım” diyenler.
Kaynakça : TÜAD’ın 2012 Ses Grupları Çalışması -Â http://www.slideshare.net/hmehme/ses-2012 ve daha detaylısıÂ http://www.tuad.org.tr/Depo/SESdokuman/SES%20202012-Lansman-Sunum.ppsx adreslerinden okunabilir.
Peki, kimdir bu SES grupları ? Hadi kendimizi bulalım. (AGG: Asıl Gelir Getiren – Hane halkı içinde para kazanan asıl kişi)
Peki grupları tanıdık. Şimdi de nüfus içindeki dağılımlarına bakalım.
Grafikleri şöyle bir özetleyecek olursak, yapılan ölçümlemeler sonucunda Türkiye nüfusunda
A Grubu – %3
B Grubu – %7
C1 Grubu – %19
C2 Grubu – %27
D Grubu – %34
E Grubu – %10
Sosyo-Ekonomik verileri derledik. Şimdi varsayımlarımızı ve Seçim sonuçlarını inceleyelim.
Seçim’e giren partileri 6 ana gruba ayırmak istiyorum.
AKP – AKP’nin tabanı, Recep Tayyip Erdoğan’a inananlar ve o uğurda oy kullananlar.
CHP – CHP Tabanı
MHP – MHP Tabanı
KÜRK KÖKEN – BDP, HDP gibi partilerin aldıkları sadece Doğu ve Güneydoğu kesimlerde etnik köken sebebiyle oy alan partiler.
DİNİ KÖKEN – SP ve benzerleri.
DİÄžERLER – Herhangi bir kategoriye sokmadığım ve az oy alan diğer partiler.
Kürk kökenli, Dini kökenli ve diğer partilerin oylarını uç noktalar olduğu için toplayıp Esas Türkiye tabanını oluşturan MHP, AKP ve CHP’ye ilave ediyorum.
Bu durumda ortaya çıkan tabloda
AKP – %48
CHP – %30
MHP – %22
oy oranlarına ulaşmış oluyor. Bu elde edilen ortalama yüzdeler
Şimdi elde edilen sonucu SES grafiklerine uyarlayalım. Burada şöyle kıstas uyguluyorum. AKP seçmeni için eğitim seviyesi nispeten daha düşük, MHP için çok daha geniş kesime hitap eden ve CHP için de eğitimi daha yüksek kesim olarak (A, B ve C1) belirliyorum.
CHP C1, C2 ve D grubunda AKP seçmeni ile karşı karşıya gelebiliyor.
MHP merkez sağ olması sebebiyle her partiyle çakışma halinde. C2 en güçlü olduğu kesim.
AKP ise popülasyonun en büyük kısmını oluşturan C2, D ve E grubunda çok başarılı.
Burada ortaya çıkan grafiğin bize verdiği sonuç aslında şudur. CHP politikalarını ve hitap ettiği kesimi zaten C1 ve C2 gruplarıyla sınıflandırmıştır. Facebook ve Twitter’da hükümet karşıtı yayın yapan A grubunun oylarının neredeyse hepsini, B grubunun da büyük bir kısmını toplamayı başarmıştır ki bu CHP’nin tabanıdır zaten.
CHP asıl nüfüs yoğunluğunun olduğu C2, D ve E gruplarında ise hem MHP hem AKP ile karşılaşmış ve politikasını bu yönde ilerletmemiştir. Burada aslolan şudur; iktidara giden yol C1’den C2’den D’den ve E’den geçmektedir. Bu gruplar da genelde Facebook, Twitter, Youtube kullanmayan gruplardır.
Genelde yazılarımda CHP’yi eleştirir ve sorunları betimlerim. Yaklaşımım genelde eleştireldir ve insanları kendilerini irdelemeye sürüklemek çabasındayımdır. Üzülerek fark ediyorum ki; insanlar çabalamak istemiyor. Bir fikir, bir öneri onlar için çok değerli. İnsanlar yol gösterilmesini ve o yönde ilerlemeyi; alternatifler yaratmaya tercih ediyor.
Bu yazımda o sebeple bazı görüş ve öneriler sunacağım.
Öncelikli olarak kendimize şunu sormakta fayda var. Bizim için hemen şu anda en önemli şey nedir ? Mesela ben internet kısıtlanınca çok çıldırıyorum. Benim özgürlüğüm çok önemli. Her akşam İstanbul’un en güzel restoranlarında yemek yiyebiliyorum mesela; bu benim için hic de özel bir durum değil. İstediğim gibi sinemaya gidiyorum, pahalı spor klüplerinde saçma sapan spor aktivitelerine vakit ayırıyorum. Diyetim felan var; önüme gelen steak 200gr’ı geçemiyor. İhtiyacım olan protein’i 200gr’dan alabildiğim için fazlası gereksiz. Yanına biraz daha dengeli yiyecekler tercih ediyorum.
İstanbul’da yaşayan; düzgün bir işte çalışan kendince güzel bir geliri olan, kuvvetle muhtemel güzel bir sitede kirada oturan İstanbullu profilinden bahsediyorum. Ataşehir, Etiler, Ulus, Kadıköy, Moda’dan biraz hani. İstanbul sadece bunlardan ibaret değil ki ? Güngören’i var bunun, Bağcıları var, Avcıları var, Çeliktepesi var. var da var… Siz hiç oralara gittiniz mi ?
Yediği yemekleri seçemeyen, akabinde kısmen de olsa aç kalmamak için çabalayan insanlar mevcut. Şimdi biraz Maslow’un ihtiyaçlar piramidine bakalım. Sosyo ekonomik statülerini belirlediğimiz insanların asıl ihtiyaçları neler (Bir kömüre makarnaya oy mu satılıra cevap olması açısından)
Şekilden de görüleceği üzere SES grupları aşağı yukarı Maslow’un ihtiyaçlar piramidine şekildeki gibi dönüştürülüyor. E grubu için sol, sağ, twitter veya Gezi parkı hiçbir anlam ifade etmiyor. E grubu kışın üşümemesiyle, aç kalmamasıyla ilgileniyor. Çoğunun sosyal güvenliği belediye yardımları. Asıl ihtiyac grubu özetle “Fizyolojik ihtiyaçlar” yani hayatta kalma çabası. TÜİK verilerine de bakacak olursanız Türkiye’nin yaklaşık %10’u açlık sınırı altındadır.
D grubuna gelecek olursak bu grubun ihtiyaçları kendini, ailesini ve toplumunu güvende ve huzurlu hissetme üzerine kurulu. Aman kızımın oğlumun evliliği bozulmasın, aman babam işsiz kalmasın, aman dolar çıkmasın ama faiz artmasın aman ailemin başına bir zarar gelmesin gibi. Ev kadını, yevmiyeli işçi, emekli, küçük çiftçi mesela hep bu gruba giriyor. Bu grup’ta ne yazık ki internet odaklı bir grup değil. Bu grubun ihtiyaçlarını karşılayan ben hiç CHP projesi görmedim.
Ara grupları daha da detaylandırmadan A grubuna geliyorum. Internet kullanıcılarının büyük çoğunluğunu oluşturan grup bu. Twitter’da Facebook’da aktif olan grup bu. Bizim içinde kaybolduğumuz ve Türkiye ortalamasının böyle olmasını düşündüğümüz grup bu. Merkez sağ’a kaymadıkları takdirde maksimum elde edilebilecek oy oranı %10. Evet yanlış duymadınız, AKP’nin %45 olduğu ortamda “AKP Karşıtı” diye nitelendirdiğimiz %55’lik grubun içinde sadece %10’uz aslında. İnternette onca paylaşımı yapan, VPN kullanan, DNS değiştiren kitle sadece %10. Onlar da başarılı buldukları için değil başka alternatif olmadığı için CHP’ye oy verenler çoğunlukla.
Burada asıl sorun yukarıda örneklerde de anlatmaya çalıştığım gibi CHP’nin bu seçmene dokunamamasıdır. Benim inancım da CHP’nin bu seçmene dokunamayacağı yönünde. Peki, şuna da bakmak gerekir; CHP bu kesimlere hitap etmek için çalışma içindemidir ? CHP organize midir ? Sizde farkındasınızdır ki AKP muhteşem bir örgütlenme içindedir. Yayınlanan onca yolsuzluk kasedi içinde bir temel AKP’li çıkıp da sürüyü bozmamıştır. Sadece Erdoğan Bayraktar “Herşeyi Tayyip Erdoğan onayladı” demiştir ki hemen arkasından geri vites yapıp “Başbakanımdan özür diliyorum” demiştir. Bunların size bir sinyal veriyor olması gerek.
Gelin seçim çalışmalarına bir bakalım. #Oyveötesi hashtag’i altında bir örgütlenmeye gidildi. Ov vermek ile ilgilenmeyen ve dini konular yerine gerçeklerle ilgilenilmesi gerektiğini savuna “seküler” kesimden birisi olarak ben bile bu seçimlerde müşahit oldum. Oylar sayılırken sandık başındaydım ve sandık dilekçelerinin “bir fotoğrafını” çektim sadece. Genel merkeze göndermek için.
Konuyu daha da ileri götüren arkadaşlarım oldu. Oyunu kullandıktan sonra CHP merkezine geri dönüp seçim sırasında itirazları ve verileri organize etmeye çalıştılar.
İşini bitirdiğinde telefonda görüştük. Heralde telefonda konuştuğunun veya benimle konuştuğunun bile farkında değildi. Yakındığı en büyük sıkıntı organizasyonsuzluk ve gerekli verilerin hızlı bir şekilde ellerine ulaşaması oldu. Ortada bir seçim var, CHP’yi destekleyen #Oyveötesi gibi bir sosyal dayanışma var ve hala ellerinde yeterli veriler yok ? Nasıl ?
Bu zaman zarfında CHP genel merkezinde bilgisayarların/sistemlerin çöktüğünü, çoğu itiraz sürecinde çeşitli problemler yaşadıklarını, parti genel merkezlerinde bir erişim kontrolü olmadığını (Belki başka parti mensupları genel merkeze girip manipülatif veri ile besliyorlar ?) öğrendim. Bu sırada CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun lider olarak bir kez bile gelmediğini ve tam bir kaos olduğunu da anlattı.
Gerçek anlamda bir politika üretmeyen, AKP’nin “tape” lerinden primlenerek bir yere gelmeye çalışan ve organizasyon kabiliyeti olmayan bir parti var karşımızda. CHP’nin kalesi diye gösterilen çoğu yerde bu sene AKP’ye kaybetmiş bir parti var karşımızda.
Devir artık dinamizm devridir. 3 seçimdir başımızda olan AKP temelleri 1923’e dayanan bir parti değildir. Yeni kurulmuş dinamik bir partidir.
Bizim asıl ihtiyacımız olan tüm ses gruplarına hitap edebilecek, insanların hak ve özgürlüklerini savunabilecek yeni bir oluşumdur. Bu işin CHP ile olamayacağı açıktır.
Bir yanıt yazın