2018’e veda ederken benimle ilgili veri toplayan telefon, saat, araç, web siteleri gibi sistemlerin benimle ilgili verilerini derlemek istedim. Derleyip bakalım neler yapmışım görmek istedim.
Önce arabanın hakkımda bu kadar veri topladığını görünce dehşete kapıldım. Kullandığım araba gittiği her yeri, benzin aldığım her yeri, kaç litre aldığımı, böyle gidersem kaç hafta sonra bakıma girmem gerektiğini kaydettiğini gördüm. Bu dehşet bir veri çünkü bu araçları alıp satıyoruz.
2018 yılında araba ile 19.140km yol gitmişim. Şimdi bunda ne var diyeceksiniz?
Ya gittiğim her yer kayıtlıysa? Bir de gittiğim noktaları gitme sıklığıma göre çembere alıp çemberin yarı çapını belirliyor. Araçla sadece Ankara’ya (Enerji sektörü malum) ve memlekete (Burhaniye) gitmişim. Ankara’dan uzak illere uçak ile gittiğim için araçla başka bir yere gitmemişim. Aslında elektrikli araç kullanabilecek bir profilim. Kendimle ilgili güzel bir istatistik.
Bu kadar yolu yaparken 1.606 litre yakıt harcamışım. 8.39Lt/100Km ortalama ile gezmişim. Yoğun kullanımın şehir içi olduğunu düşünecek olursak dizel bir araca göre bence yüksek. 5-6Lt/100Km’de geziyor olmalıydım. İşin tezatlığı da tam şurada başlıyor; aracın içerisinden ham CSV verilerini çektiğimde şöyle bir ekran beni karşılıyor.
Araba benim sürüşümü puanlamış. Genelde 90 üzeri not almışım (evet hızlı ve sert kullanan birisi değilim). Ham datanın içerisinde saatlik dakikalık olarak nerede olduğum mevcut. Bunun korkunçluğunu düşünebiliyor musunuz? Bu cihazların içerisine erişebilen birisi bu verilere erişebiliyor. Araçta sim kart olması, bu verilerin Mercedes’in merkezine iletilmesi ise apayrı bir durum. Arabanızı uzaktan kilitleyebilmeniz sizin için güzel bir özellik ama arka planda neler oluyor neler.
Bu arada yakıtlarımı da şuralardan almışım. 🙂
2018’de yakıtta İstanbul’a kazandırmışız. 🙂
Peki sadece araç mı? Cep telefonum beni ne kadar takip ediyor? 2018’e dönüp bir bakalım.
2018’de 573 saat araç kullanmışım. 708 saat ofisteymişim. Evde geçirdiğim 3041 saatin 2107 saati uyuyarak geçmiş. Günde ortalama 5,7 saat uyuyormuşum. Eh! Girişimci olmak kolay mı? Kafa sürekli vızır vızır. 🙂
Hanım’ın annesi de kendine has lokasyona sahip yerlerden. Bu sene Elif’in annesinin evinde 90 saat geçirmişim. 46 saat uçmuşum. 44 saat toplantı yapmışım ama her toplantı farklı lokasyonda olduğu ve ben hepsini tanımlayamadığım için bu değer eksik. Bu değer çok daha fazladır. 21 saat doktor? Elif’in hamileliği sebebiyle düzenli gittiğimiz doktor kontrolleri ve oğlum Can’ın düzenli doktor kontrolleri 21 saat’e ulaşmış.
Peki biraz daha detaylandırırsak?
9 farklı ülke gezmişim. Ortalamam senede genelde 10 ülke civarında. Ortalamayı yakalamışım.
Uykumu etkileyen faktörlerin uyku kalitemle ilişkisi? Spor kesinlikle olumlu. İşe gittiğimde ise beyin yorgunluğu heralde ki eve geldiğimde uykusuz oluyorum.
Can doğduktan sonra evde geçirdiğim vakit “neredeyse” iki katına çıkmış. Uykusuzluk, akabinde sabahları geç kalkma ve işe gidememe birleşince eve bağlı bir profile dönmüşüm. Sürecin yeni yeni normale döndüğünü hissediyorum. Çocuk yapacak arkadaşlara naçizane öğüt; hayatınız değişiyor.
Bir İstanbul’lu olarak şanslıyım. Evim ile işim arası 3.8km. Epey yakın. Sabah evden çıkmamla ofise girmemin 2018 ortalaması 11 dakika. Peki iş hayatı, şuraya buraya derken evi ve işi bu kadar yakın bir kişinin trafikte harcadığı vakit ne kadar? 1 saat 14 dakika. 10dk git, 10dk gel 20 dakika. Geriye kalan 54 dakika nedir? Evi ve işi arası 1-1,5 saat olan kişilerin gerçekten “trafikte” ömürleri geçiyor.
Lokasyon konusundan sağlık konusuna dönelim.
Saatim istisnasız her dakika kalp atışımı kaydetmiş. Kalp atışlarım tüm aktivitelerde (yoğun spor hariç) olması gereken düzeyde. “Elevated” denilen yüksek duruma (nefes nefes kalma) neredeyse hiç geçmemişim. Kalbim sağlıklı ve kanım yeterince oksijen taşıyabiliyor. Ortalama kalp atışımı daha düzenli bir spor ile daha da düşürebilirim gibi geliyor.
Günlük ortalamalara da bakarsak eğer gayet sağlıklı bir şekilde (nazar değmesin 🙂 devam ediyor.
Kullandığımız cihazların kaydettiği veriler gerçekten çok fazla. Google ve Facebook’da daha bize gösterilmeyen ne verilerimiz depolanıyor siz düşünün. Artık bulut sistemler sizin sağlığınızdan haberdar, ilgi alanlarınızdan haberdar, arabayla nereye gittiğinizi biliyor, instagram kimin hesabına gizlice baktığınızı biliyor, 3-4 farklı mesajlaşma programı kullanıyorsunuz ama hepsi Facebook’a ait. Siz internette gezerken sizin SNI paketlerinizi okuyan servis sağlayıcılar (Turkcell, Telekom vs) sizin internet profilinizi biliyor.
Google’da verilerimi çekebildim. Sonuç?
Chrome tarayıcısı üzerinde Google internette ne yapıyorsam kaydediyor. İnanılmaz bir veri bu. Sizinle ilgili en özel verileriniz bir tık ucunuzda. Bu verilerin bir benzerlerini Facebook’tan ve Instagram’dan da indirebildim. Facebook takeout yazarsanız siz de indirebilirsiniz. Facebook size uyguladığı profillere kadar (İşte oyun sever, teknoloji sever, yemek sevmez vs. gibi) herşeyi görebiliyorsunuz. İnanın; sizin en büyük sırlarınızı biliyorlar. Bunları kullanarak size satış yapmak ise (nam-ı diğer data mining) bunun en masum kullanımı.
Instagram sizin tüm aramalarınızı -evet eski sevgilinizi gizli gizli arattığınızı biliyor- kaydediyor. Mesajlarınız kayıtlı. Siz sildikten sonra silindiği varsayılıyor ama ben açıkcası silindiğini düşünmüyorum.
Bu veriler Google, Facebook, Apple sunucularında tutuluyor. Hükümetler de sizin bu verinizi taşıyan aracı kurumlar olarak sizin paketlerinizi inceliyor. VPN paket incelemesini kaldırdığı ve engelli siteleri açtığı için Çin’de VPN kullanımına para cezası getirildi. İnternette hükümetten gizli dolaşmak yasak. Türkiye’de de benzer bir duruma pek uzak olduğumuzu düşünmüyorum. Neredeyse tüm ülke VPN sunucu kullanıyor artık.
Yukarıda bahsettiğim verileri toplayan cihaz benim için bir iPhone. Bir Apple ürünü. Şimdi bu yazıyı bitirmeden sizi biraz geçmişe götürüp bir kitap tavsiye etmek istiyorum.
Önce Apple’ın 1984 reklamına bakalım.
George Orwell’in 1984 romanını okuyanlar bu görüntüleri hemen anlayacaktır. Sizi her yerde izleyen bir “Big Brother”. Apple 1984 yılında Machintosh’u tanıtırken diğer markaların “Big Brother” olma yolunda olduğundan ve kendisinin asla öyle olmayacağından bahsetmişti.
Peki sizce Apple şuanda “Big Brother” olacak kadar veriye sahip değil mi? Derler ya “You’ll become what you’re opposing” diye. En büyük kapitalistlerin en eski komünistler olması gibi…
2019’da George Orwell’in 1984 romanını okuyun. Bugün fark etmediğiniz pek çok şeyi fark eder hale geleceksiniz.
Sizce düşünce suçlusu olmaktan ne kadar uzağız?
Bir yanıt yazın