-
Açlık, Soğuk ve Yalnızlık Üzerine
Covid dönemiyle birlikte bir rehavetin de üzerimize çöktüğünü söyleyebilir miyiz? Her ne kadar iş hayatına dair hırslarımı yitirmemiş olsam da hayata dair bir salıvermenin üzerime çöktüğünü usulca hissediyordum. İlk önce sporla başladım. Uzun süre ayrı kaldığım spora bir geri dönüş -ve istikrarlı bir geri dönüş- yaptım. Spor sonrasında da beslenmemi Naval’ın kitabında okuduğum bir metne…
-
Letting things go
Hafiflemek. İnsan nasıl hafifler? Kilo vererek mi sadece? Hayatımızda bize saplanıp kalmış ve fark etmeden yükünü taşıdığımız ne kadar şey var sizce? Minimalizm ve sadeleşme sadece nesnelerden değil; insanlardan da sadeleşmeyi gerektiriyor. Hayatınızda iyi kötü anı biriktirdiğiniz, hala öfke duyduğunuz ne kadar kişi var düşünsenize. Bir yerde karşınıza çıkıyor veya bazen düşüncelerinizde geri tepiyor. Bu…
-
Better late than never
Para her şey mi? Her şey değil ama çok şey. Yazılımla yollarımızın kesişmesi için uzun yıllar geçmesi gerekiyormuş. Babamın bana daha kimsede bilgisayar yokken -hatta bilgisayar nedir kimse bilmezken- ofisteki bilgisayarı getirmesi ile başlayan yolculuk ortaokul’da yatılıya gitmemle uzun yıllar sürecek bir araya girmişti. Yatılı, sonrasında üniversite sınavına hazırlık, sonra aile yönlendirmesi derken bilgisayar ve…
-
Kendi elektrikli araç şarj cihazımı yaptım
Elektrikli aracımı ilk aldığımda şarj istasyonu bakınmaya başladım. Lakin arabanın içerisinde gelen 3.6kW’lık şarj cihazının aslında bana yettiğini fark ettim. O sebeple duvara takılan tipte piyasadan bir şarj cihazı temin etme çabasına girmedim. Lakin dışarıda çeşitli şarj istasyonlarını kurdukça ve firmaların 3 faz / 1 faz şarj istasyonları arasında çok fazla fiyat farkı talep ettiklerini…
-
Kataloglama, arama ve 2023
Bir yılda bir şeyi arama ile ne kadar vakit kaybediyoruz? Mesela, aradığımız bir epostayı bulabilmek için outlook’da ne kadar süre harcıyoruz? Ya da aradığımız bir dosyayı bulabilmek için? Eskiden arama motorları hayatımıza entegre değilken kataloglama kurumsal şirketlerin büyük bir parçasıymış. Bugün Türkan akreditasyonu olan Solarian’da bile kataloglama akreditasyonun bir parçası. Kalite el kitabında neyi nereye…
-
Infinite Scroll
Steve Jobs iPhone’u tanıttığında galiba Nokia E72 kullanıyordum. iPhone öncesi HTC Touch Diamond diye full dokunmatik bir ürün kullanmıştım ve o kadar sorunluydu ki dokunmatik ekrana tövbe ettim. Derken iPhone dokunmatik ekran ile hayatımıza girdi ve herşey değişmeye başladı. Bu değişim içerisinde öyle bir icat oldu ki; bence hepimiz onun etkisini atladık. Bu icadın adı…
-
Sakin deniz kıyısı yer güzellemesi yapan diziler üzerine
Artık etrafımızda bolca sahil kasabası güzellemesi yapan dizi mevcut. Bu dizilerin en çok tüketildiği yer olan şehirlerde yaşayan insanlara “bak başka bir hayat mümkün” sloganı her yerimizi sarmış durumda. Bilenler bilir, Balıkesir Burhaniye’yede doğdum. Ortaokul için İzmir’e gidene kadar her Burhaniye’de yaşadım. Ortaokul ve lise yıllarımda da yaz aylarında hep Burhaniye’deydim. Anlayacağınız, bu pazarlanan sessiz…
-
İlk NFT’ni Oluşturmak: Bölüm 2 – NFT ve Kontrat
Daha önce İlk NFT’ni Oluşturmak: Bölüm 1 – Blockchain’i anlamak kısmında NFT oluşturulması için bir içerik yazacağımdan bahsetmiştim. Konudan çok soğuduğum için bir daha geri dönmedim ama merak edenler için blog yazısını tamamlayacağım. Bu yazı Solidity kodunu içeren teknik bir yazı olacak. O sebeple bir noktada kopabilirsiniz çünkü bir noktada işler karışacak. Hala devam ediyor…
-
Sevişmek ve seks üzerine
Sev-iş-mek : birbirini sevmek. Gündelik yaşamda bu iki kelime pek çok kez birbirinin yerini alır, sevişelim mi? seks yapalım mı? Gerçi çoğu zaman kelimelere ihtiyaç da duymaz bu ihtiyacın çağrışımı, hareketler sürükler. Daha sonra geçmiş bir eylemden bahsetmek için kullanılır. Seviştik veya seks yaptık. Peki gerçekten bu iki kelime aynı iki olayı mı tanımlamakta? TDK’ya…
-
Ölüm Allah’ın emri, ayrılık olmasaydı
Bu mısrayı gerçekten çok zor anladım, ya da geç anladım ya da anlamak için bazı şeylerin yaşanması gerekiyordu. Bazı cümleler okunduğu zaman diliminde anlaşılamıyor çünkü o’nu yazan kişiyle aynı noktada değiliz. Hani birisinin bir yeri gösterirken diğerinin önünde engel olup görememesi gibi. İlkokuldan seni anadol ile alıp kaşarlı pide yemeye götüren dedenin bir süre sonra…